KERVANLARIN DURAĞI TOLHAN
Asırlar boyu kervanların geçiş noktası olan Eynif ovası, Toros Dağları’nın bir yakasından diğer yakasına uzanan bir yolculuğun dinlenme durağıydı aynı zamanda. Kervanların Eynif Ovası’nda verdiği molanın adresi ise Selçuklu döneminden kalma 13. Yüzyılda yapılan Tol Han’dı. Heybetli dağların içerisinden geçerek Eynif Ovası’na ulaşan kervanlar yolun yorgunluğunu Tol Han’da atardı.
Eynif Ovası’nın Kesikbel mevkiinde bulunan Tol Han, bugün yıkık durumda. Handan geriye kalan tek şey çökmüş duvarlar ile zamana meydan okuyan kemerler. Yıkık duvarları ve yıkılmamak için direnen kemerleriyle görkemli bir yapı hüviyetinden çok uzak olsa da yinede görülmeye değerdir Tol Han. Öyle ki bu hali bile ziyaretçilerini farklı hayallere daldırmaya yeter de artar.
KESİKBELİ YOLU
İlk çağda, İbradı ve çevresinin Psidya sınırları içerisinde olduğu kabul edilmektedir. Bazı araştırmalarda, buraların Pamfilya ve psidya sınırları arasında kaldığı iddia edilmekle birlikte genel kanı psidya sınırlarında kaldığı yönündedir. İbradı isminin de Luvi dilinden veya onun ardılı olan Klikya dilinden, İbra (da) şeklinde geldiği bilinmektedir. Pamfilya bölgesinde binyılda konuşulan Luvi dilinin Hint – Avrupa kökenli, eski bir Anadolu dili olması dikkat çekicidir.
Yöredeki antik kentler olan Etenna, Kotenna ve Erymna, başlangıçta Psidya sınırları içerisinde değerlendirilmiştir. İ.S. 4.yüzyıldan sonra da Lykanio bölgesinde yaşayan savaşçı ve yerli kavimler, Roma’nın egemenliğine girmiş ve vergi vermeye başlamışlardır. Daha sonra psidya bölgesi ili ayrı eyalet haline getirilmiştir. İ.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra, Bizans çağını yaşayan Psidya’da pek çok kentin varlığını sürdürdüğü, kilise kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Strabon da bölgeyi Aspendos’un üzerinde Pantelissos bulunur. Sonra bir başka ırmak ve keza çok sayıda adalar gelir. Sonra Side’ye gelinir. Sonra Melas ırmağı ve bir demir atma yerine ve Ptolemais kentine ulaşılır. Buradan sonra Pamfilya’nın sınırları başlar diye anlatılmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde Teke bölgesi olarak anılan Antalya bölgesi de ilk çağ’da Pamfilya olarak anılmaktaydı.
Psidya ve Pamfilya ile kuzeybatı ve kuzeydoğudaki bu yerleşim yerleri arasındaki etkileşim ve ulaşım eskiden beri canlıdır.Yukarıda bahsettiğimiz Antik kentlerden Etenna, Kotenna ve Ermyna’dan geçen yollar, Göller bölgesi ve Konya ile Orta Anadolu’ya geçit veren bir vadi olmaları konumuyla her çağda önemsenmiş ve yerleşim yeri kurmak için seçilmiştir. İki bölge arasındaki yerleşim yerleri çeşitli yollarla birbirleri arasında ulaşımı sağlamaktadır. Antalya havzası da, ilk çağdan beri gerek Psidya’daki yerleşimler ile, gerekse İç Anadolu ile bağlantıları olsun, doğu ulaşımını “Kesikbeli Yolu” ile sağlamaktaydı. Burası, Alanya, Manavgat ve Antalya bölgesini İbradı’nın batısından Beyşehir bölgesine bağlayan bir dağ geçididir. Torosları, Demirkapı geçidi ile aşan bu yol güzergahına kısaca Kesikbeli denilmektedir. Haçlı seferleri sırasında bu yol güzergahı üzerinde Kazıkbeli ve Kaşıkçıbeli mevkilerinde yerli halk ile Haçlılar arasında çatışmaların da yaşandığı iddia edilmektedir.
Kesikbeli yolunun geçtiği güzergah, Selçuklu döneminde devletin başkenti Konya ile Antalya bölgesini (Antalya ve Alanya iskelesi) birbirine bağlamak için Selçuklu Sultanı I.Alaaddin Keykubat tarafından yer yer eski yol teknikleri kullanılarak açılmıştır. Türkiye Selçuklu Sultanları, Anadolu üzerinde yoğunlaşan uluslar arası ticaret yollarının (Bunlardan birisi de İpek yoludur) ekonomik öneminin farkında olarak takip ettiği politikayı da buna göre düzenlemeye çalışmışlardır. Selçuklular döneminde Antalya’nın ve Alanya’nın fethiyle beraber, Türkiye iktisadi yönden gelişme göstermiştir. Ticari alanda yaşanan bu canlılık Kesikbeli yolunda da kendisini göstermiştir.
Yol güzergahı; Taşağıl’dan sonra Kargı Han (1237 – 1246), Beldibi Han, Atizi, Çaltılıkuyu ve Gelintaşı’nı ardından da Demirkapı geçidini geçerek, Alikesiği ve Bahadın olduğundan Tol Han’a ulaşır. Eynif, Üzümcü ve Sobuca’dan sonra Tepsili han ve Dalkatıran hanlarını geçerek Gembos’a çıkar ve oradan Beyşehir’e ulaşır.
Selçuklular döneminde bu yol güzergahı üzerinde, Antalya – Kesikbeli, Beyşehir – Konya arasında toplam 11 kervansaray bulunmaktadır. Selçuklu döneminde Kayseri yakınlarında kurulan Yabunlu pazarı uluslararası bir pazardır. Bu pazara ulaşmak için Antalya ve
Alanya’dan hareket eden kervanlar Kesikbeli yolunu kullanıyorlardı. Bu da yolun Selçuklu ticareti açısından önemini göstermektedir. Kesikbeli yolunda (İpek Yolu) İbradı ilçe sınırları içerisinde kalan Tol Han da bu amaçla yapılan kervansaraylardan birisidir. Tol Han; 1220-1237 yılları arasında I.Aleddin Keykubat zamanında klasik plana göre yapılmış bir handır.
Osmanlı döneminde bu yolun güvenliği Beydiğin aşiretine mensup Serdaroğlu ailesi tarafından sağlanmıştır. Aşiret mensuplarının Kesikbeli yolu güzergahında bulunan Soğla bölgesini kullanacaklarına dair ellerinde 19.yüzyılın başlarına ait bir tapu senedi bulunmaktadır. Bölgede aşiretin adını taşıyan birde köy vardır. Yolun ticari önemi yanında posta teşkilatı işletilmesinde ve Yörüklerin göç yolu olarak kullanmalarında önemli bir işlevi olmuştur. Osmanlı döneminde de ticareti canlı tutmak amacıyla kervansaray ve han yapımına önem verilmiştir. Ya bir külliyenin içerisinde yada müstakil olarak hanlar yapılmıştır. İbradı ve çevresindeki Dalkatıran, Tepsili, Kocaoluk ve İbradı han bu müstakil hanların örneklerindendir.